• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

ÖĞRENME

 ÖĞRENME
Kişisel Gelişim
Share on Tumblr

Öğrenme, yaşantılar yoluyla davranışlarda oluşan oldukça uzun süreli değişmelerdir.
 
Bu tanımda iki noktanın üzerinde durmamız gerekir:
• Öğrenme bir davranış değişikliği yaratmaktadır.
 
• Davranış değişiklikleri uzun süreli olmalıdır.
 
   Öğrenme psikologları öğrenmenin üç farklı yoldan gerçekleştiğini söylemektedirler. Bunlar: tepkisel koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlem yoluyla öğrenmedir.
 
ÖĞRENMENİN YOLLARI
 
1. Tepkisel Koşullanma (Klasik Şartlanma) Yoluyla Öğrenme
 

   İvan Pavlov laboratuvar ortamında yaptığı bir deneyle bir köpeğin geçirdiği bir yaşantı sonucu belirli bir uyarıcıya şartlanabileceğim ispatlamıştır. Pavlov deneyde aç bir köpeğin ağzına et konulmasını sağlamış ve ağzına et konulan köpeğin salyasının aktığını gözlemiştir. Deneyin ikinci aşamasında, Pavlov köpeğin ağzına et koymadan önce bir zil çalınmasını sağlamış ve bu durum bir kaç kez yinelendikten sonra köpeğin ağzına et konulmadan zil sesini duyunca salya tepkisi gösterdiğini gözlemiştir. Köpek bu deneyde zil sesi ile yiyecek arasında bir bağlantı olduğunu öğrenmiştir. Diğer hayvan türleri ve insanlar için de geçerli olan bu öğrenme yöntemine tepkisel koşullanma adı verilmiştir.
Tepkisel koşullanmada şu dört temel kavramın iyi bilinmesi gerekir:
 
   a.    Koşulsuz uyarıcı: Canlıya ilk kez verildiğinde belirli bir tepki yaratabilen uyarıcıdır. Pavlov'un deneyinde köpeğin ağzına konulan et koşulsuz uyarıcıdır.
 
   b.    Koşulsuz tepki: Koşulsuz uyarıcıların yarattığı öğrenilmemiş tepkilerdir. Köpeğin ağzında yiyecek varken gösterdiği salya tepkisi buna örnektir. Öğrenilmemiş tepkidir.
 
   c.    Koşullu uyarıcı: Önceleri belirli bir tepki yaratmazken, koşulsuz bir uyarıcı ile defalarca eşlenmesi sonucu belirli bir tepki yaratma niteliği kazanan uyarıcılardır. Deneydeki zil sesi koşullu bir uyarıcıdır.
 
   d.    Koşullu tepki: Koşullu uyarıcılara gösterilen öğrenilmiş tepkilerdir. Deneydeki köpeğin zil sesinden sonra gösterdiği salya tepkisi koşullu bir tepkidir. Dikkatle incelediğimizde belirli davranışlarımızın tepkisel koşullanma yoluyla öğrenildiğini görebiliriz. Örneğin trafik kazası geçiren birinin arabalara binmekten korkması, iğne olan bir çocuğun doktordan korkması gibi. Belirli kaygı ve korkuların nasıl öğrenildiğini deneyler yaparak kanıtlayan psikolog J. Watson'dur.
 
   Tepkisel koşullanmada bir tepkiye neden olan uyarıcıya benzer diğer uyarıcılarında aynı tepkiyi yaratmasına John Watson, uyarıcı genellemesi adını vermiştir.
 
2. Edimsel Koşullanma Yoluyla Öğrenme
 
   Skinner, içinde bulunduğumuz çevresel koşulları değiştirebilen
davranışlara edimsel (operant) davranış, adını vermektedir. Başka bir ifade ile bir davranışı belirli bir amaca ulaşmak için yapıyorsak o davranış edimsel bir davranıştır.
 
    Edimsel koşullanma ise davranışların kendi yarattıkları çevresel koşullara bağlı olarak değişmesi ve öğrenilmesi sürecidir.
 
    Edimsel koşullanmada öğrenmeyi etkileyen ve belirleyen en önemli etken ayırdedici uyarıcı, davranış ve davranışın sonucu arasındaki ilişkidir. Örneğin telefon zili çaldığında (ayırdedici uyarıcı) gider telefona cevap veririz, (davranış)
 
    Edimsel davranışların sonuçları değiştiğinde bu davranışların gelecekte tekrarlanma olasılığı da değişir. Örneğin telefon bir kaç kez çalar ve her seferinde karşımızdaki kişi konuşmazsa artık telefon çaldığında gidip telefona cevap verme gereği duymayabiliriz.
 
    Benzer şekilde bir arkadaşımıza yazdığımız mektuplardan yanıt alamazsak artık mektup yazmaktan vazgeçeriz. Bu işleme edimsel koşullanmada sönme adı verilir.
 
Edimsel davranış ve sonuçları arasındaki ilişkiyi dört grupta toplayabiliriz:
 
   a) Olumlu pekiştirme: Dersine iyi çalışan ve sınavdan iyi not alan öğrencinin gelecekte dersine çalışma olasılığı artar. İşte bir davranış ortamda bulunmayan bir uyarıcının ortama katılmasını sağlar ve bu davranışın gelecekte yinelenme olasılığı artarsa, bu olaya olumlu pekiştirme adı verilir.
 
   b) Olumsuz pekiştirme: Bir davranış ortamda bulunan ve organizma açısından hoş olmayan bir nitelik taşıyan uyarıcıyı ortadan kaldırır ve sonuçta bu davranışın gelecekte tekrarlanma olasılığı artarsa, bu duruma olumsuz pekiştirme denir. Örneğin öğrencilerin sınavda sorumlu olacakları konuların azaltılması talebi, öğretmen tarafından bir kez kabul edilince aynı istek gelecekte yine tekrarlanacaktır.
 
   c) Ceza I: Bir davranışın sonucu olarak ortama itici, nahoş bir uyarıcı katılır ve bu davranışın gelecekte tekrarlanma olasılığı azalırsa, bu duruma ceza denir. Örneğin kopya çektiği için sınıfta kalan bir öğrencinin bir daha kopya çekme olasılığı azalır.
 
  d) Ceza II: Bir davranış ortamda bulunan bir uyarıcıyı ortadan kaldırır ve bu davranışın gelecekte yinelenme olasılığı azalırsa, bu işleme de ceza denir. Örneğin hızlı araba kullandığı için ehliyeti alınan bir kişinin bir daha hızlı araba kullanma olasılığının azalması gibi.
 
Pekiştirme Tarifeleri
 
   Edimsel koşullanmada pekiştirme işleminin etkili olabilmesi için bir davranışın her yapılışında pekiştirilmesine gerek yoktur. Bu durumu pekiştirme tarifeleri ile açıklayabiliriz:
 
   a) Sabit Oranlı Tarifeler: Bir organizmanın pekiştirici uyarıcıyı elde edebilmesi için, her pekiştirmeden sonra belirli sayıda davranış yapması gerekir. Örneğin parça başına ücret alan bir işçinin davranışı gibi.
 
   b) Değişken Oranlı Tarifeler: Burada organizmanın yapması gereken davranış sayısı sürekli değişmektedir. Sık sık piyango bileti alan kişilerin bazılarına ikramiye çıkıp bazılarına ikramiye çıkmaması değişken oranlı bir tarifeye örnektir.
 
   c) Sabit Zamanlı Tarifeler: Burada organizmanın pekiştirme alabilmesi için her pekiştirmeden sonra belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Bir memurun her ay maaş alması bu tarifeye örnek olarak verilebilir.
 
   d)    Değişken zamanlı tarifeler: Bu tarifelerde pekiştirmenin alınabilmesi için geçmesi gereken süre her seferinde değişir. Bir kişinin mektup gelip gelmediğini kontrol etmek için posta kutusuna bakma davranışı bu tarifeye bir örnektir. Çünkü posta kutusunda ne zaman mektup olacağı devamlı değişir.
 
   Oranlı tarifelerin zamanlı tarifelere göre daha yoğun bir davranış sıklığına neden olduğunu bunun yanında değişken tarifelerinde sabit tarifelere göre sönmeye karşı daha dirençli olduğunu söyleyebiliriz. Örneğin kumarbaz bir kişinin kumar oynamaktan vazgeçmesinin oldukça zor olduğu değişken tarifelerle açıklanabilir. Çünkü kumarbaz bir daha ne zaman kazanacağını bilemediği için sürekli kumar oynar.
 
3. Gözlem Yoluyla Öğrenme (Sosyal Öğrenme)
 
   "Üzüm üzüme baka baka kararır", "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim" özdeyişleri bu tür öğrenmeyi açıklarlar. Kısaca bu tür öğrenme belirli modellerin davranışlarının hatırlanması ve taklit edilmesi yoluyla gerçekleşir. Sosyal bir varlık olmamızı sağlayan tüm bilgi ve becerilerimizin büyük kısmını gözlem yoluyla öğreniriz.
 
Özetle sosyal öğrenme, başka insanların deneyimlerinden yararlanma yoluyla öğrenmedir.
 
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - - -
ÖĞRENME başlıklı  tarafından yazılan yazı 2839 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

 
3+2 İşleminin Sonucu