Yeni Çevrelere Ve Olaylara Hazırlıklı Olun;Bazı kadınlar, kocalarının iş ve yer değiştirmesine şiddetle karşı çıkarlar. Alıştıkları bir yerden ayrılmayı akılları bir türlü kabul etmez. Vern L. Elliott: "Böyle kadınlar kocalarının ilerlemelerinde en büyük engeli oluştururlar." der.
Geçenlerde birisi naklediyordu. Bir kurumda çalışkan bir memur varmış. Bir başka şehirde daha büyük bir işe tayin ettiklerinde bunu reddetmiş. Gösterdiği sebep ise traji komikti; karısı, anne-baba ve arkadaşlarından ayrılamazmış!
Gerçi, tam bir yere yerleşip alışmışken bir başka yere gitme
mecburiyeti ilk bakışta hoş bir şey değilse de zarurî durumlarda bu yapılabilmelidir. Evlilik bu gibi durumlara göğüs gerecek kadar sağlam temellere dayanmalıdır. Hem "tebdili mekânde ferahlık vardır" diyerek insan kendisine bir teselli noktası da bulabilir.
Özellikle de savaş yıllarındaki subay ailelerinin durumlarını düşünün. Bugün burada olmalarına rağmen yarın nereye gidecekleri belirsizdir. Sahi, onlarınki can değil mi?
Demek istediğim şu ki, olaylara uyum sağlamasını bilen bir kadın zaruretten kaynaklanan bu gibi olaylara da katlanabilir.
Bayan Cusher, "Kadının Günü" adlı bir dergide çıkan yazısında: "İki yıl önce kocam, donanmadaki faal hizmetine tekrar çağrılmıştı.
Daha ilk anda, küçük oğlumla, yeni yerleştiğimiz evimizden çıkıp, diyar diyar dolaşmak bana dünyanın en büyük felâketi gibi göründü. İki yıl, bu çekilecek şey miydi? İlk gittiğimiz üsse, sefil olacağımıza inanmış bir düşünce içinde vardık.
İnanır mısınız, bu iki yıl içinde pekçok yer değiştirdikten sonra, sonunda yine kendi evimize gelip yerleşmiş bulunuyoruz. Şu kadar ki, ben baştan şiddetle karşı çıktığım o iki yılı arıyorum. Yeni yerler görüp yeni arkadaşlar edinmek hiç de kaygılanacak bir şey değilmiş. Bilâkis bana mutluluk verdi.
Mutlu bir yuvanın sadece birkaç ev eşyası ile kurulamayacağını anladım. İnsanlar anlaşabilip kaynaştıktan sonra, her gittikleri yerde mutluluk da onların peşisıra gelecektir. İnsan her gittiği yeri en iyi hale getirebilecek kabiliyette yaratılmıştır."
Bir gün sizin de böyle bir problemle karşılaşmanız mümkündür. Şayet alıştığınız bir çevreden ayrılarak yepyeni bir kente gitmeniz gerekecek olursa, gideceğiniz yeri kendinize zehir etmemek için aşağıdaki dört hususu hatırlamaya çalışın:
1- Yeni gideceğiniz bir yerin eski yeriniz gibi olmasını beklemeyin.
Yeni yerler ve işler de tıpkı insanlar gibi farklı farklıdırlar. Kocanızın yeni işi sizğ eskisine nazaran daha az önemli gelirse moralinizi bozmayın. Bu yeni iş, daha parlak bir gelecek vadedebilir.
2- İlk anda, alışık olduğunuz rahatı göremeyince sinirlenerek huzurunuzu kaçırmayın.
Herşeye kanaat etmeye çalışın. Unutmayınız ki yeryüzündeki bütün ızdıraplar aza kanâat etmemekten doğar. Zamanla yeni hayatınıza nasıl çabucak alışabildiğiniz! hayretler içerisinde göreceksiniz.
Bir yaz, kocam Wyoming Üniversitesi'nde bir kursta ders verecekti. O zamanlar ev sıkıntısı olduğundan, savaş yaralıları için yapılmış bir lojmanda bize bir daire verdiler. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu yeni hayat şekli hiç de hoşuma gitmedi.
Aradan zaman geçtikçe, ben ömrümün en güzel tecrübelerini burada edindim. Bunların karşılığını da en iyi şekilde gördüm. Komşularımız gerçekten çok iyi insanlardı. Eşlerin birlikte gidip çocuklarını okuldan almalarını, hep beraber gülüp oynamalarını gördükçe, düşündüklerimden dolayı utandım. 1 yaz, onlarla aramızda çok sağlam bir dostluk kuruldu. Anladım ki mutluluk ve başarının, hayat seviyesi ile pek az bir ilgisi vardır.
Yeni girdiğiniz bir çevrede ön yargılardan sakınınız.
Bir dostum, kocasının tayin olduğu küçük bir sanayi şehrine onunla birlikte gitmişti. Bu, kocasının öteden beri arzu ettiği bir terfi idi. Karısı yeni gittiği şehirde 24 saat kaldıktan sonra, İtasını tarağını toplayarak soluğu eski evinde aldı. Gerçi adamcağızın maaşı artmıştı ama, iki ayrı evin ihtiyaçlarını karşılaması mümkün olmuyordu. Bu durumda çaresiz kalan koca, her şeyden vazgeçtiğini söyleyerek, geldiği yere geri gönderilmesini talep etti.
Arkada bıraktıklarınız için üzülmeyerek, önünüze çıkan fırsatlardan büyük ölçüde yararlanmaya çalışın.
Yeni gittiğiniz bir yerde her şeyden evvel arkadaşlar edinmeye gayret edin. Sosyal faaliyetlerin yapıldığı kültür merkezlerine, ibadet yerlerine ve kütüphanelere gidin.
Beğenmediğiniz şeylerden şikâyet edeceğinize onları düzeltmeye çalışın. Başaramazsanız üzerinde takılıp kalmayın, unutun. Dünyanın hiçbir köşesi kusursuz değildir.
Kocanızın işi, sizin de onunla birlikte bir çanta gibi dolaşmanızı gerektiriyorsa bunu memnuniyetle kabul edin.
Biliniz ki, seyahat sıhhati arttırır, düşünceleri genişletir ve insanın kendine olan güvenini çoğaltır.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]