• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

BİLİMİN FELSEFENİN KONUSU OLUŞU

BİLİMİN FELSEFENİN KONUSU OLUŞU
Kişisel Gelişim
Share on Tumblr

Felsefe, bilim ve onun ulaştığı sonuçları da içine alan tüm varlığı anlamaya ve açıklamaya çalışır. Bunu yaparken bilim üzerine düşünür, bilimin sonuçlarından yararlanır ve sorularıyla bilimin ufkunu genişletir. Felsefe araştırmaları dile getirilmiş kavram ve tanımlarla uğraşır ve "nedir"li sorular sorar. Bilimler ise daha çok "nasıl" lı sorular sorar; her bilim dalı kendi açısından "Evren nasıldır?" diye sorar ve bu sorunun ardından evren ile ilgili açıklamalarda bulunur, çünkü bilimler dünyayı açıklama denemeleridir. Demek ki felsefe ile bilimler yaptıkları işin bir bölümünde çakışmaktadırlar; her ikisinin de sonuçta yaptığı 'açıklama'; yargıda bulunma; bir bilgi ortaya koymadır. Bu bilgi felsefede kavramlara ilişkin iken, bilimlerde yaşanılan dünyanın objelerine, somut olaylarına ve olgularına ilişkindir. Bilimin dilini dünyaya yönelmiş bir dil olarak belirlersek, işte felsefe bu dil üzerine düşünüp, derinleştiğinde bu dile ilişkin yargılarda; açıklamalarda bulunur ve ortaya bilim felsefesi çıkar. Bilimin sorularıyla felsefe sorularının farkını şu örnekler üzerinde irdeleyebiliriz:
 
1. "Herhangi bir konudaki doğru bilgi o konuya ilişkin gerçeği de yansıtır mı?"
 
2. "Nedensellik kavramının modern bilimde yeri var mıdır?"
 
3. "Işık elektrona çarptığı zaman onu yörüngesinden dışarı fırlatır mı?"
 
4. "Türkiye'de son on yılda köyden şehre olan göçlerde çok büyük bir artış olmuş mudur?"
 
Bu sorulardan 1 ve 2. sorular felsefe soruları (kavramsal sorular) olup, ancak "doğru", "bilgi", "nedensellik" ve "gerçek" gibi kavramların anlamlarının aydınlatılması yoluyla cevaplandırılabilir. 3 ve 4. sorular ise olgusal sorular olup, bu tip soruları cevaplamanın ön koşulu ise gözlem, deney ve araştırma yoluyla veri toplamaktır.
 

Geleneksel felsefe daha çok metafizik sistemler kurarken, 20. yüzyılın başından beri felsefede giderek güçlenen eğilim, mantıksal çözümleme yoluyla günlük düşünce ve bilimde kullanılan kavramların aydınlatılması biçiminde belirmiştir. O kadar ki felsefeyi mantıksal düşünmeye indirgeme ya da onunla bir tutma düşüncesi çok yaygın bir eğilime dönüşmüştür. B. Russell 1914 yılında mantığı felsefenin özü diye nitelemiş; R.Carnap daha da ileri giderek felsefeyi mantıktan ibaret saymıştır. Carnap'ın bağlı olduğu mantıksal empirizm ekolü için, metafizik yararsız, boş ve aldatıcı bir uğraşıdır. Evrenin gerçek niteliği ile insanın varlığının anlam ve amacı üzerinde yürütülen spekülatif düşünme yerini ölçülü, sorumlu ve bilimsel nitelikte bir mantıksal çözümlemeye bırakmak zorundadır. Çünkü bu gibi konularda metafiziğin öteden beri ileri sürdüğü genel yargılar insanın heyecan ve duyarlığına hitap eden, fakat hiç bir zaman olgusal olarak doğrulanmayan şiir türünden ifadeler olmaktan ileri gidememiştir.
 

BİLİME FARKLI YAKLAŞIMLAR "Bilim nedir?" sorusuna "Bilim bir üründür." ve "Bilim bir etkinliktir." şeklinde iki farklı yanıt verilmektedir. Düşünceleri bu tanımlamaların kapsamına giren filozoflara göz atacağız. Ürün Olarak Bilim Mantıkçı pozitivizm olarak bilinen bu yaklaşıma göre bilim; bilimsel yönteme dayanılarak ortaya konulmuş kuram ve kanunlardan oluşmuş kesin, nesnel, birikimli bilgiler yığınıdır. Bilimin ürünleri bilimsel yöntem kullanılarak ortaya konulmuş bu bilgilerdir. Bilimi anlamanın da yolu ürün olarak ortaya konulmuş bu bilgiler yığınını incelemektir. Bilim adamının bireysel yaratıcılığı ile ulaştığı bu bilgilerle bilim ilerlemektedir. Bu görüşün temsilcileri "Viyana Çevresi" filozofları denilen düşünürler olup bunlar, Hans Reichenbach (Hans Rayhınbah) , Rudolph Carnap (Rudolf Karnap) ve Cari Gustav Hempel (Kari Gustav Hempel)dir.
 
 
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]


 

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - - -
BİLİMİN FELSEFENİN KONUSU OLUŞU başlıklı  tarafından yazılan yazı 3884 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

 
3+2 İşleminin Sonucu