1. Hedeflerin önemini anlamıyoruz. Hedeflerin bize neler katabileceğini ve neleri değiştirebileceğini bilmiyoruz. Eskiden ailenizin yemek masasında, hedeflerden bahsediliyor muydu? Bazı ailelerin sofralarında 3-4 nesildir fakirlik, yoksulluk, yokluk ve hayatın zorluklarından başka bir şey konuşulmuyor. Başka bir yaşam şeklinin mümkün olabileceğini akıllarına bile getirmiyorlar. Sizin çevrenizde, net hedefleri ve bunları gerçekleştirmek için yazılı planları olan ve bu uğurda çalışan insanlar var mı?
2. Nasıl hedef belirleneceğini bilmiyoruz. Bazen hedefimize ulaşmak için yaptığımız planlarda esnek davranmayız ya da öyle hedefler belirleriz ki, bulunduğumuz noktadan oraya ulaşmak neredeyse imkânsız gibidir. Bunun sonucunda kendimizi başarısız görürüz ya da hedef belirlemenin bir yararı olmadığına karar veririz.
Eğitim sistemimizde, 15 yıllık eğitim süresince bir saat bile hedef belirleme konusunda bilgi verilmiyor. Bu, eğitim sistemini kuranların da bu konudaki eksikliğinden kaynaklanıyor.
3. Reddedilmekten ve eleştirilmekten korkuyoruz.
En büyük engellerden bir tanesi budur. Çünkü ne zaman bir hedef belirlediysen, paranı ve zamanını sokağa atmaman konusunda uyardılar seni. 'Yapamazsın, herkesten farklı olabileceğini düşünerek hayalperest olma. Öyle olsa başkaları yapardı.' dediler.
Hedeflerinizi ilk başlarda gizli tutun. Etrafta koşuşturup herkese anlatmayın. Temiz bir bardak suya, bir damla mürekkep damlatılır çoğunlukla. O suyu tekrar berraklaştırmak içinse bazen on kova suya ihtiyacınız olur.
4. Başarısızlıktan korkuyoruz. Neden hayal kurmuyoruz? Çünkü hayatta birçok kez hayal kırıklığına uğradık.. On yaşındayken, yirmi yaşındayken birçok hayallerimiz vardır. Yirmi beşimizde hayatın gerçekleriyle yüzleşiriz. Otuzlu yaşlarla birlikte ise hayal kurmayı bırakırız.
Başarısızlık korkusu, başarının en büyük düşmanıdır. Bizi daha fazla geride tutan, endişe veren, elimizi kolumuzu bağlayan başka bir duygu yoktur. 'Yapamam.', 'İmkânsız.', 'Yeterince eğitimim yok.', 'Önüme kadar gelen fırsatları kaçırmasaydım.', 'Piyasa berbat.', 'Doğru dürüst iş yok ki.', 'Doğru insanlarla tanışabilseydim.' ya da 'Biraz çevrem olsaydı.', Türkiye'de yaşamasaydım.' gibi mazeretler sadece korkularımızın yansımalarıdır, bulunduğumuz yerin rahatlığını bırakmak istemememizdendir. Bu ve bunun gibi mazeretlerin potansiyelinizin önüne geçmesine izin vermeyin.
Saptadığımız hedeflerin hepsini tutturabileceğimizin bir garantisi yok, ama saptamadığımız hiçbir hedefi tutturamayacağımızın garantisi vardır.
Üzücü olay hayallerinizi gerçekleştirmeden hayatınızın sona ermesi ,değil, hayaliniz olmadan yaşamış olmaktır.
Başarıyı yakaladıktan sonra, dış dünyadaki şartlar ne olursa olsun, ekonomide kriz patlak verse de, işinizi kaybet-seniz de, şirketiniz iflas etse de, bütün paranızı kaybetseniz de, zihinsel olarak başarı alışkanlığını yakaladığınız anda, başarıyı her zaman tekrarlayabilirisiniz.
5. Değişimden korkuyoruz. Kesin olan bir şeyi neden bırakayım?' Bize böyle öğretildi. Hayallerimizin peşinden gitmemiz ve riske girip gerçekleşip gerçekleşmeyeceği belli olmayan maceralara atılmamız teşvik edilmedi. Riske girmeden, güvenli bir hayat sürmek istiyoruz.
6. Başarabileceğimize inanmıyoruz. Siz de sınırları tanıyıp, insanlara ne yapamayacağınızı söylemeye devam ederseniz, bunlar sizin gerçeğiniz olmaya başlar. Farkında olmadan kendinize olumsuz hedefler belirlemiş olursunuz.
7. Kendimize güvenmiyoruz, bir şeyleri değiştirebileceğimize inanmıyoruz. Ya da hedef belirleyecek kadar kendimize değer vermiyoruz. 'Oturup hedeflerimi yazacak vaktim yok. Yapacağım bir sürü şey var. Çocuklara bakmam gerekiyor, işlerim çok yoğun, kursa gidiyorum, hiç vaktim yok.' gibi birçok mazeret bulabiliriz. Kendimizi başarıya layık görmeyiz.
Hedefiniz yoksa, kalabalığın arasından sıyrılamazsı-nız, sıyrılmanın bir yolunu da bulamazsınız. Hayalinizi bulup ona tutunmalısınız, ona inanmalısınız. Bunu yapmazsanız, çalışma masanıza ve televizyona tekrar geri dönün. Pişmanlığın ve mutsuzluğun, hayallerinizin yerini almasına izin vermeyin.
Herkes sıra dışı bir şey yapabilir, eğer sıra dışı yapacak bir şeyi olursa. Gerçekten ne istediğinize karar verdikten sonra, geri kalanlar yerli yerine oturur. Her sabah yataktan kalmak için bir sebeple uyanırsınız. Günleriniz anlamla doludur, çünkü anlamlı çalışmayla doldurursunuz. Yeteneklerinizden, zamanınızdan ve fırsatlardan faydalanabilirsiniz, çünkü bir amacınız var.
Bu amacınız olmadan, içinizde var olan ve hayallerinizi gerçekleştirecek olan sihirli güç, atıl bir şekilde kalır. Kontağı açık çalışan, ama direksiyonun arkasında kimse olmadan bekleyen çok güçlü bir spor araba gibi. Ama hedeflerinizle, o vitesler öylesine yumuşakça geçer ki, aklınızın alabileceğinin ötesindeki hızlara ulaşırsınız.
Sürücü koltuğuna geçin. Gerçekten ne istediğiniz bulun. İstemeniz gerekeni değil, başkasının sizden iste diğini değil, kalbinizin derinliklerinde sizin istediğinizi.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]