Ailelerimiz kararları kendimiz verirsek hata yapacağımız düşüncesini bize aşıladılar ve bizim yerimize kararlar aldılar. Hata yapmanın, öğrenmenin bir yolu olduğu öğretilmedi bizlere. Riske girmememiz gerektiği defalarca hatırlatıldı.
Bize içgüdülerimize kulak asmamamız gerektiği vurgulandı. İçgüdüyü olumsuz sonuçlar doğurabilecek bir unsur ya da başına buyruk bir şey olarak görmemek gerekir. İçgüdüler, sahip olduğumuz bilgi ve tecrübeyle beslenir.
Eskiden hep başkalarının düşüncelerine göre hareket ederdim. Olumsuz bir sonuç aldığımda ve aslında ilk başta içime doğan seçeneği değerlendirilmiş olmam gerektiğini gördüğümde, 'Biliyordum!' derdim, ama dersler çıkartmazdım.
Şimdi ise içimdeki sese kulak veriyorum. Bir karar arifesinde danıştığım birçok kişinin bir seçenekte karar kılmasına rağmen, farklı yönde kararlar aldığım zamanlar olur. Herkese göre çok mantıklı bir seçenek gibi görünmese de içgüdülerimi takip ediyorum. Çoğu durumda da kararlarımda haklı çıkıyorum.
Sen ne düşünüyorsun? Bağımsız düşünüp, kendi fikirlerini oluşturabilmelisiniz Karar.verirken başkalarının görüşlerini ve tavsiyelerini Alabilirsin, ama her içindeki sese kulak vermelisin.
İyice düşünüp karar verdikten sonra arkana bakma, neler söylediğine kulak asma, ihtimaller üzerinde durma.
İhtimaller bitmez. Kendini yıpratma.
Nasrettin Hoca eşeğiyle yolculuk ederken, yol kenarındaki iki kişinin konuşmalarını duyar: 'Şuna bak, koca adam eşeğe binmiş, eşeğe eziyet ediyor.' Bunu duyan Nasrettin Hoca eşeğinden inerek birlikte yürümeye başlar. Daha sonra bir başkasının konuşmasını duyar: 'Adam aptal mıdır nedir, eşek varken neden yürüyor?' Hoca tekrar eşeğe biner ve yola koyulur. Yol kenarında başkaları tekrar Nasrettin Hocayı eşeğe eziyet etmekle suçlar. Nasrettin Hoca ne yapacağını şaşırır. Eşeği sırtına alarak yoluna devam eder.
Ne yaparsan yap, mutlaka aksi yönde görüş belirtenler, karşı çıkıp eleştirenler olacak.
Ali'nin tahtaya kalkıp konuyu anlatmasının istemişti. Tam başlayacağı sırada öğretmeni araya girdi ve 'Hayır!' dedi.
Ali, baştan tekrar başladı ama öğretmen yine sesini yükseltti. 'Hayır!'. Morali bozulan Ali yerine oturdu.
Bir sonraki dersi anlatmak için bu sefer Ayşe tahtaya kalkmıştı. Öğretmen yine bağırdı. 'Yapma!' Ayşe konuyu sonuna kadar anlatmaya devam etti. Otururken öğretmeni bu kez Ayşe'ye 'Aferin.' dedi.
Ali tedirgin olmuştu. Öğretmenine şikâyet etti, 'Ben de onun gibi anlattım, ama' Öğretmeni şöyle cevap verdi, 'Dersi bilmen yeterli değil, emin olmalısın. Benim seni durdurmama izin vermen emin olmadığın anlamına geliyordu. Bütün dünya 'Hayır!' dese bile, senin görevin 'Evet!' demek ve bunu ispat etmektir.'
Herkes sizin arkanızdaysa ve sizinle aynı fikirdeyse, cesur olmak kadar kolay bir şey yoktur. Asıl zorluk, çevrenizdeki insanların % 99'u sizin haksız olduğunuzu düşündüğü zaman başlıyor.
Başarı elde etmiş insanlar hayallerinin peşinden giderken, çevrelerindeki kişiler hayallerine gülüp vakitlerini boşa harcadıklarını söylemişlerdir. Ama onlar kararlarını kendi iradeleriyle verdiler ve azimli bir şekilde uygulamaya koydular.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:
[email protected]