• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

KAYGI BAŞARIYA ENGEL OLUYOR

KAYGI BAŞARIYA ENGEL OLUYOR
Kişisel Gelişim
Share on Tumblr

Hedefe odaklanmış bir zihnin karşılaşabileceği engellerden biri ve belki de en önemlisi, kaygıdır. Kaygılı olma hali, yalnızca hedefe doğru gidişte ortaya çıkabilecek bir engel olabileceği gibi, bir alışkanlık ya da bir yaşam biçimi halini de alabilir. "Kronik" olarak tanımlayabileceğimiz kaygı durumu, bir yaşam biçimi halini alarak, "değişmez" olarak nitelendirebileceğiniz yazgınız haline de gelebilir.
 

Kronikleşmiş kaygının dışında, belli sebeplere dayalı olarak ya da kendi içsel dürtülerinizle -ki bu da bir sebeptir-ortaya çıkan kaygı hali bir ölçüye kadar gereklidir. "Kaygım ne ölçüde?" diye sorduğumuzda, verebileceğimiz cevapları ilk bakışta karmaşık süreçler etrafında analiz etme durumunda kalabiliriz. Bu miktar, kendi üzerimizde yapacağımız gözlemlere bağlı olarak, yine kendimiz tarafından ayarlanabilir. Burada bahsettiğimiz "kendini gözleme" bir tür iç gözlemdir. Kendinin farkındalığı olarak da tanımlayabileceğimiz "kendini gözleme"; içsel çatışmalar, içsel ferahlık gibi ruh hallerini takip etmek ve genel anlamda içinde bulunulan psikolojik durumu adlandırmak demektir. Zihnimizin içinde olan biteni anlamlandırmaya çalışarak, iç dünyamızda yaşadıklarımıza hakim olma gayretini göstermeliyiz. Kendi ruh halimiz içindeki olan biteni anlamlandırma çabamız mümkün olduğunca açık, net ve tam da üzerine oturacak şekilde olmalıdır. Bu sayede içimizdeki ruh haline vereceğimiz ad, enine-boyuna tam olarak uyacaktır. Gerçekçi bir "kendi ruh halimizin farkında olma", çözüm için gerekli olan yolun büyük kısmını kat etmemize yardımcı olacaktır. Şunu unutmayalım ki, her tür sorunun çözümü, kendimize göre bir sorun olduğu için, yine kendimizde bulunmaktadır. Dolayısıyla çözüme giden yolu oluşturup yürüyecek olan bizleriz. "Anlamlandırma" süreci de, çözüme ulaşmak için gerekli olan yolu oluşturmaya büyük katkı sağlayacak bir süreçtir.
 
 
Her şeyde olduğu gibi, korku, kaygı, vb. içsel sorunlarımızda da çözüm için atılacak ilk adım, o sorunu tanıma, nasıl bir sorun olduğunu anlama olarak da nitelendirebileceğimiz "anlamlandırma"dır. Bu sürecin en önemli özelliği, tanışıklığı sağlamasıdır. Bir sorunu ya da bir problemi tanımak demek, onu anlamak demektir. Tanımlamak, bu aşamadan sonra kullanılacak çözüm yollarını da önceden keşfetmek anlamına gelir. Einstein'ın dediği gibi, "Bana çözmem için bir soru verilse ve 1 saat süre tanınsa, tanınan sürenin 45 dakikasını okumaya ve anlamaya, 10 dakikasını çözüm yolu geliştirmeye, kalan zamanı da çözmeye ayırırım." Bu bağlamda sorunu anlamlandırmak ve açıklığa kavuşturmak, çözüm için gerekli yolun yüzde 90'ını aşmış olmak demektir."                                                                                       
 
 
Kaygı İkisi de duygusal süreçler olan bu iki durum, birbirlerine benzerliği nedeniyle çoğu zaman karıştırılmaktadır. Örneğin, "köpekten korkma", "yüksekten korkma" gibi duygusal süreçleri, "köpekten kaygılanma", "yüksekten kaygılanma" olarak nitelendirebilir miyiz? Bu süreçlere dikkat ettiğimizde, "belirli oluş" ve "belirsizlik" yönünde iki farklı anlama ulaşabiliriz. Korkuda, yapacağımız davranışın sonucu olarak ortaya çıkması muhtemel olan belirli bir durum vardır. Köpekten korkarız, çünkü bizi ısırabilir. Yüksekten korkarız, çünkü muhtemel sonucu olan düşme riskini taşımaktayız.
 
Korku duygusu oluşturan olaylara bakacak olursak, genelde fiziksel bir olumsuzluğa yol açma riski taşıdığını görmekteyiz. Karşı karşıya kaldığımız olayın içeriğini ve sonuçlarını fiziksel tehdit olarak yorumluyor ve değerlendiriyorsak, korku duygusunu üretmeye başlarız. Korku ve kaygı gibi, tüm duygular bizim kendi içsel üretimimizin bir sonucudur. Olaylar karşısında geliştirdiğimiz duygusal tepkilerin oluşumunda geçmiş yaşantılarımızın ve çevremizin etkisi büyüktür.
 
 
Fareden korkmamızı düşünelim.. Ya da yılandan.. Bu varlıklarla belki hiç karşılaşmamış olmamıza rağmen, çevremizdekilerin yorumları ve geliştirmek zorunda (!) olduğumuz tepkilerle ilgili şartlandırmaları bizim bu varlıklardan tedirgin olmamıza neden olmuştur. Bu durum zamanla, zihnimizde yer edecek olan bir süreç halini almıştır. Fare, adından da anlaşılabileceği gibi korkmam ve görünce kaçmam gereken bir hayvandır" diye düşünmek zorunluluk haline gelir böylece. Böyle bir deyişin ve tepkinin oluşumunun temelinde geçmişte yaşamış olduğumuz bir deneyimin olması şart değildir. Hangimizi daha önce bir fare ısırmıştır? Ya da hangimiz okul çağından önce sınavla karşılaştık? Olay tamamen çevrenin bizde oluşturduğu şartlandırmalardan ibarettir. Ruhumuza enjekte edilen şartlandırmaların zehirli olanlarından..
 
 
Dikkat edersek,  bizdeki korku tepkisinin oluşumunun temelinde bir tür yönlendirme bulunmaktadır. Yönlendirme ve şartlandırmanın oluşumunda en büyük pay sahibi, dış çevremizdir. Bizler insan olarak tek başına yaşama imkanı olmayan, doğuştan itibaren sürekli olarak çevreye bağımlı sosyal varlıklar olduğumuz için, çevrenin herhangi bir etkisini yadsımak delilik olur herhalde. Dış çevrenin yanı sıra, kendi kişilik yapımız olan "iç çevrenin" de yönlendirme ve şartlanmada etkisi büyüktür. Genel olarak baktığımızda, iç çevremizin oluşumunda büyük oranda dış çevrenin etkili olmasına rağmen, doğuştan getirdiğimiz, genelde farkında olmadığımız, bilinçaltında kendine yer edinmiş birtakım kalıtım özelliklerimizin varlığını da yok sayamayız. İçten gelen dürtülerimiz çok karmaşık gibi görünse de, belli başlı özelliklere göre donatılmıştır. Kısaca, kişilik yapımız olarak kendini göstermiş, sosyal ve içgüdüsel özelliklerimiz bulunmaktadır.
 
 
 
Bunlar, zihinsel yapımız içinde yoğrulmuş bir halde, tamamen kendine özgü bir yapıdadır. Bu bağlamda, belli bir olay karşısında geliştireceğimiz tepkiler, farklı görüntülerde kendini gösterebilir. Örneğin, sosyal yanımızın 'Yapma" dediği bir davranışı, içgüdüsel yanımız 'Yap" diyebilir. Karmaşık diyebileceğimiz içsel süreçlerimizin temelinde, psikoloji kitaplarında da geçen değişik türdeki "güdüler" vardır.
 
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - - -
KAYGI BAŞARIYA ENGEL OLUYOR başlıklı  tarafından yazılan yazı 2499 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

 
3+2 İşleminin Sonucu