• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

KONSANTRE OLMAK

KONSANTRE OLMAK
Kişisel Gelişim
Share on Tumblr

‘Dünyanın neresinde olursa olsun 'Kaçınızda konsantrasyon sorunu var dediğimde % 95 elini kaldırıyor. Elini kaldırmayan % 5 ise, zaten beni dinlemeyenler.’ Tony Buzan
Konsantre, kelime olarak ‘Yoğunlaşmış, koyu, en yüksek.’ anlamlarına gelmektedir. Eğitimde ‘Konsantre olmak’ ise dikkatin bir yerde toplanmasına denir. ‘Deha, belli bir konuya yöneltilmiş, derki bir dikkatin mahsulüdür.’
 ‘Pek çok insan, hayatta becerisi, zekâsı ve hatta cesareti olmadığı için değil, yalnızca enerjisini bir hedef etrafında toplamadığı için başarısız olmuştur.’ Hubbart
İnsan hedefine odaklanırsa, odaklandığı hedefte en mükemmel olur. Yeter ki hedefinde sıkılmasın. Odaklanmışlığı devam etsin. Odak deyince aklıma geldi. Normal şartlarda güneş ışınları ormanda yangın çıkarmaz. Kağıdı, otu tutuşturmaz ama bu güneş ışığına bir mercek koysanız, ışığı bir yere biriktirip odaklasanız, bu odaklanmış ışıkla ot ve kağıdı tutuşturup ateş yakabilirsiniz. Bir orman mühendisi anlatmıştı. ‘Yazın çıkan yangınlardan bazıları, cam şişe diplerinin mercek görevi yapması hatta kola pet şişelerin ışığı odaklaması sonucudur.’
Aynı bunun gibi normal şartlarda bir konuyu anlayamayabiliriz ama bütün dikkatimizi buraya verirsek, konsantremizi en yüksek orana çıkarırsak anlamamız çok daha rahat olacaktır. Tıpkı güneş ışınlarının normalde tutuştur amayıp, bir yere yoğunlaştıktan sonra tutuşturduğu gibi, biz de ilim yolunda kendimizi tutuştururuz. Her şeyi öğrenmek için bedenimizi ilim yolunda yakarız. İlim yolunda yanan bir insan uyuşuk olabilir mi? Uyuşukluk, yani alptet insanın tamamen dikkatsiz olduğunu gösterir. Uyuşuk olan insan, ilk önce bundan kurtulup, sonra dikkatini bir tarafa toplamalıdır. Hep uyuşukluk içindeyiz. Âtıl vaziyette duruyoruz. Yıllardan beri bir türlü kendimize gelemiyoruz. Uyuşukluğa alışmışız. Kendimize çekidüzen verip hayata dört elle sarılıp, bir hamle yapamıyoruz.
Ataletten niçin kurtulamıyoruz? Bunun en büyük sebebi, etrafımızdaki insanların hızı da bizim gibi olduğundan dolayı kendimizin atalette olduğunu dahi bilmiyoruz. Çocuğumuz biraz çalışkan ise, tembel sınıfa girdiğinde kendini dev aynasında görüp, çok çalıştığını zannederek az çalışmaya başlayacaktır. Bu çalışkan çocuğu, kendisinden daha çalışkanların bulunduğu sınıfa koyacak olursak, sınıfa bakıp daha fazla çalışmaya kendini mecbur hissedecektir.
İnsan psikolojik olarak kendini çevreye göre ayarlar. Çevrendeki insanlar paspal   giyiniyorlarsa, sen de belli bir zaman sonra, kendiliğinden paspal giyinmeye başlarsın. Refik Halit Karay'ın 'Şeftali Bahçeleri' adlı hikâyesinde idealist, genç bir memur dairesine herkesten önce gelir, işini muntazam yapar, herkesten sonra daireyi terk eder. Arkadaşlarının bütün ısrarlarına rağmen onların eğlence hayatına, işi savsaklamalarına katılmaz. Nefsiyle çok mücadele eder, onlarla beraber şeftali bahçelerinde âlem yapmamak için. En son arkadaşlarının ısrarlarına dayanamaz ve içki içmeye başlar. O kadar alışır ve içkinin müptelası olur ki artık alkolik olmuştur ve işe de gelememektedir. Bir süre sonra işten de atılır. Onun için bulunduğumuz çevre ve insanların bize bakış açısı çok önemlidir. $$u bakışlar, hareketlerimizi etkiler. Dikkatimizi ve konsantrasyonumuzu etkiler. Odanızda tek başına ders çalışıyorsunuz. Bir konuyu anlamaya ezberlemeye çalışıyorsunuz. Bir de bir meydandasınız meydandaki binlerce insandan bazıları, sizin o konuyu ezberleyemeyeceğinizi, anlayamayacağınızı bazıları da ezberleyeceğinizi, anlayabileceğinizi konuşuyor. Bu odadaki dikkatinizle, meydandaki dikkatiniz bir olabilir mi?
Şu yaşanmış örnek tam buna göredir: ‘ABD'nin San Francisko Körfezi'ndeki bir okulun müdürü, okulda vazife yapan üç öğretmenini odasına çağırıp şöyle der:
-   Değerli öğretmenler!  Sizlerin dosyalarını inceledim. Hakkınızda
uzun araştırmalar yaptım. Bu bilgilere göre sizler bu okulun en iyi, en yetenekli öğretmenlerisiniz. Bu özelliklerinizden dolayı sizlere bu okulun en zeki, en seçkin 90 öğrencisini vereceğim. Sizlerden bu öğrencileri çok iyi çalıştırmanızı, onlara çok şey öğretmenizi ve yıl sonuna kadar da büyük başarı elde etmenizi bekliyorum.
Uç öğretmen, oldukça memnun ve motive olmuş vaziyette teşekkür ederek müdürün odasından çıkarlar. Bu okul döneminde adı geçen öğrenciler, bu sıra dışı yetenekli öğretmenler nezaretinde ayrı sınıflarda ders görürler. Durumdan haberdar edilen çocukların aileleri de
bundan çok memnundurlar.
Gerçekten de okul bittiği zaman seçme 90 öğrenci bütün San Francisco Körfezi'ndeki diğer okul öğrencilerine göre çok daha başarılı sonuçlar alır. Yıl sonu geldiğinde okul müdürünün öğretmenlere büyük bir sürprizi vardır. Müdür, üç öğretmeni çağırıp onlara şöyle der:
-    Size iki itirafta bulunmak istiyorum. Size vermiş olduğum öğrenciler, bu okulun en zeki, en çalışkan öğrencileri değildi. Bu öğrenciler, isim listesinden rasgele seçtiğimiz vasat öğrencilerdi... Müdürün bu itirafı üzerine öğretmenler, öğrencilerinde görülen bu
büyük başarıyı kendi istisnai öğretme becerilerine bağlarlar. Müdür Bey devam eder:
-    ikinci itirafıma gelince: Siz de bu okulun en zeki, en çalışkan, en parlak öğretmenleri değilsiniz, isimlerinizi okulda bütün öğretmenlerle birlikte bir kutunun içine doldurduğum isim listesinden rasgele çekerek seçtim. Siz sadece inandığınız için başarılı oldunuz.32 Ataletimizin diğer bir sebebi de çalışma isteğimizin içten gelip, başarılı olacağımıza tam olarak inanmamamızdır. Hâlbuki asıl istek, içeriden gelir. Başarılı olan insanların hayatlarını okursak, bu inancımızı pekiştiririz.
Kırmızı ışıkta duran bir arabanın harekete geçerken kullandığı benzin ile durmak üzere olup da durmayıp devam eden bir arabanın kullandığı benzin aynı değildir. Duran, harekete geçmek için diğerinden daha fazla enerji ve benzin harcayacaktır. Zor olan ilk harekettir, ondan sonraki hareketlerde fazla enerji harcamaya gerek yoktur. Çocukken siz de benim gibi dağdan aşağı taş tekerlemişsinizdir. Dağın yamacında bulunan bir taşı aşağı tekerlemek için ilk önce bütün gücümüzle taşı harekete geçirmek için uğraşırız. Bir tekerledik mi artık bulunduğumuz yerden aşağılara doğru bakarak çıkan seslerle ve taşın metrelerce gitmesinden mutlu oluruz.
Aynı bunun gibi taşı ilk harekete geçirmek önemli, arabayı harekete geçirmek önemli. Derse çalışmaya başladığımızda zorlanabiliriz. Buna bir alıştık mı gerisi kendiliğinden gelecektir. Her bir sorunun doğru cevabını bulduğumuzda beynimizde oluşan sevinç çığlıkları sesleri ile mutlu oluruz.
 ‘Çalışmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler, evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini, en sonunda da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar.’ Atatürk
Bundan dolayı rahat yaşamanın yollarını aramayı bırakıp, deha olmanın yollarını aramalıyız.
‘Okçu nasıl oklarını dümdüz atarsa, usta da dağınık düşüncelerini öyle toplayıp yönlendirir.’ Buda
En fazla da kitap okurken, bir konuda konuşma dinlerken hemen aklımız bir yere gidiveriyor. Çoğumuz dikkatimizi bir yöne toparlayamıyoruz, dikkatimiz hemen dağılıyor. Usta okuyucu düşüncelerini toplar. Usta öğrenci ders çalışırken düşüncelerini çalıştığı konuda yoğunlaştırır. Eğer yoğunlaştıramıyorsa türlü nedenlerden dolayı o anda ders çalışmak istemiyordur, hevesi yoktur...
‘Dünyada gelmiş geçmiş her büyük ve her önemli insan bir hevesin zaferidir.’ Waldo Emerson
Beynimizi diğer düşüncelerden sıyırıp, sadece bir yere odaklamak için şu örneği aklımızdan çıkarmayıp, kulağımıza küpe yaparsak faydalı olacağına inanıyorum.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]

Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - - - - - - - - -
KONSANTRE OLMAK başlıklı  tarafından yazılan yazı 2870 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

 
3+2 İşleminin Sonucu