Coşkuyu Arttırma

2013-07-14

Share on Tumblr

Coşkuyu Arttırmanın Kuralları; Uygulandıkları takdirde bu altı kuralın olumlu sonuçlar verdiğine şahit oldum. Kocanıza bir kere tecrübe etmesini rica edin. Herhangi bir insanın coşkusunu arttırıp heyecanını yükselteceği garanti edilebilir. İsterseniz birlikte inceleyelim:
1- İşinizin her türlü özelliği ile, bütün olarak bunların kuruluş ile ilişkilerini öğrenmeye çalışın.
İnsanların birçoğu, kendilerini, büyük bir havuzda küçük bir kurbağa gibi farz ederek, kendilerine verilen işin dışında hiçbir şey öğrenmek istemezler.
Bilmem iki adamın hikâyesini hatırlar mısınız? Bir gün yan-yana çalışan iki işçiye sormuşlar: "Ne yapıyorsunuz?" diye. Bunlardan birisi: "Tuğla diziyorum" diye cevap verirken diğeri: "Katedral yapıyorum" cevabını vermiş. Yaptığı iş hakkında bilgi sahibi olmak veya verim almak insanın isteğinin artmasına sebep olan faktörlerdir.
Meşhur Amerikan kadın gazetecilerinden Ida M. Tarbell bir seferinde 500 kelimelik bir makale için haftalarca malzeme toplamak zorunda kalmıştı. Nihayet makaleyi kaleme aldığı
zaman ise topladığı malzemelerden pek az bir kısmını yazısı için kullandı. Kullanmadığı kısımlar için ise: "Bana tedbir ve kuvvet veriyor" diyordu.
Makalesinde kullanacağından çok daha fazla bilmekle daha kolay, daha emin ve daha ehliyetli yazabiliyordu.
Benjamin Franklin de hayatında bu tekniği kullanmıştır. Çocukken bir sabun fabrikasına girmişti. Fabrikadaki bütün imalât şekillerini öğrenmekle neticede kendisine bir gurur payı çıkartabiliyordu.
Bir konuda ne kadar çok bilgi sahibi olursak ona karşı o oranda istek duyarız. Eğer kocanız işine karşı isteksiz ise bunun sebebini araştırın. Muhtemelen işi hakkında yeter derecede bilgisi yoktur veyahut da etrafında olup bitenlerden habersizdir.
2- Bir hedef seçerek bunda sebat edin.
Bir insan kendi hareketlerini belirlemelidir. Ne için çalıştığını bilmeli ve bir avcının yakalamak için avını kovaladığı şekilde onun peşi sıra gitmelidir. Hayattan ne istediğini bilen bir insanı yolundan hiçbir engel alıkoyamaz.
Sabır ve sebat insanların iki büyük yardımcısı ve sevinçlerinin de anahtarıdır.
"Büyük başarıların sahipleri, küçük işleri titizlikle yapabilme sabrını göstererek sebat etmesini bilen kişilerdir."
Benjamin Franklin bir yazısında şöyle der: "Herkes kendi özel işini kesin olarak seçsin, ondan sonra da başaracakmış gibi ona dört elle sarılsın."
Keşke İngiliz şairi Samuel Taylor Coleridge de bu öğüde kulak verebilseydi. Bu sayede kıymetli eserlerini tamamlayarak, kabiliyetini de boşa harcamamış olurdu. Öldüğü zaman metafizik ve ilahiyat konularında kırk bin kadar eser bıraktı. Fakat ne yazık ki, bunların hiç birisi tamamlanmamıştır. Kocanızla, geleceğe ait meseleleri konuşarak hayattaki hedeflerinin açıklığa kavuşmasına yardımcı olun.
3- Görevinizi benimseyin.
Çocukça mı diyeceksiniz? Belki. Fakat birçok insan bunu heyecanı arttırıcı bir yöntem olarak kabul ederler.
Meselâ, bir gösteri ustası olan Howard Thurston her sabah uyandığı zaman giyinme odasında bir aşağı bir yukarı sıçrayarak yüksek sesle kendi kendine: "Seyircilerimi seviyorum. Seyircilerimi seviyorum." diye tekrarlardı. Bu hareket ve sözlerine damarlarındaki kan ısınıncaya kadar devam ederdi.
Çoğumuz sanki yarı uykudaymışız gibi mahmur olarak yaşayıp gideriz. Neden biz de her sabah: "İşimi seviyorum. Canla başla kendimi ona vereceğim. Çok şükür yaşıyorum. Bugün tam manasıyla canlı olacağım ve dört elle işime sarılacağım" sözlerini tekrar edip söylemeyelim?
Büyük işlerden hiçbiri sevgisiz, isteksiz ve heyecansız başarılamamıştır.
Kocanıza, işini severek yapması için yardımcı olun. Unutmayın ki, başarının sırrı işini severek yapmasındadır.
4- Kendimizi başkalarına faydalı olma düşüncesine alıştıralım.
Tembel olan insan, bir gözü saatte, aklı alacağı parada, yalnız kendisini düşünen ve hiçbir zaman hayatta başarılı olamayacak insandır.
Başkalarına yardım etme isteği heyecan uyandıran bir özelliktir.
Hayatta daima görürüz. Kabiliyetli insanlar topluma hizmetleri dokunabilsin diye çok az bir paraya kanaat ederek türlü yoksunluklara katlanırlar. Bu gibi insanlar da pekâlâ başkaları gibi kendilerine bol para getirecek işler seçebilirlerdi. Buna rağmen diğer, şekli tercih etmelerindeki maksat, sadece içlerinden gelen başkalarına yardım etme arzularını tatmin edebilmektir.
Yaptığımız işler fayda üretir. İnsanlara sunulan fayda oranında da iç huzura erişilir.

Kocalarınızda, insanlara faydalı olabilme fikrini uyandırınız. Onları daha çok fayda üretmeye teşvik ediniz.
Yardımlar da, tıpkı çiçekler gibidir; ne kadar taze ve çok ise insanları da o kadar memnun ederler.
5- Kendinize heyecan ve coşku sahibi arkadaşlar seçin.
Emerson der ki: "İhtiyaç duyduğum en büyük eksik, bana yapabileceğim şeyleri yaptırabilecek bir dosttur."
Buna ilham da diyebiliriz.
Kocalarımızın iş çevrelerini kontrol edemeyiz. Ama onların etrafında ufku geniş, azimli, gayretli, dinamik bir arkadaş topluluğu meydana getirmeye yardım edebiliriz. Her yerde bu karakterde, heyecan sahibi insanlar bulunur. Sizler böyle insanları tesbit ederek, bunların hanımlarıyla arkadaşlık kurun. Daha sonra da kocalarınızın birbirleriyle görüşüp arkadaşlık kurabilecekleri zemini hazırlayın. Böylece kocanızın, güzel özelliklere sahip bir kimseyle daha arkadaşlık kurmasına yardım etmiş olursunuz. Emîn olunuz ki, hiçbir şey kaybetmezsiniz. Bilâkis iyi bir aile dostluğu kazanmış olursunuz.
Bu şekilde meydana getireceğiniz arkadaş çevresinin onun üzerindeki olumlu etkisini daha ilk günden görürsünüz.
6- Kendinizi heyecan ve istek sahibi göstermeye çalışın. Gerçekten bunun gerçekleşeceğini göreceksiniz.
Bu, benim fikrim mi diyeceksiniz? Hayır.
Profesör William James bu sözleri henüz ben doğmadan önce Harvard Üniversitesi'nde bir felsefe dersinde söylemişti.
"Heyecan mı istiyorsunuz? Bir ân heyecanlandığınızı kabul edin. Sahiden heyecanlandığınızı göreceksiniz. Mutlu olmak, heyecanla çalışıp başarıya ulaşmak mı istiyorsunuz? Bir an kendinizi öyle düşünün. Bir gerçek olduğunu göreceksiniz.
Bir insan tek bir prensiple bile, bütün hayatının gidişatını değiştirebilir. Bunun için bir kere aklınızdan geçen veya arzu ettiğiniz şeyleri yaşadığınızı kabul edin, sorun kalmaz.
Zîra: "Dile gelen, ele gelir."
"İnsan birşeyi ciddî olarak istemeye görsün, hiçbir şey erişilemeyecek kadar yükseklerde değildir."
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]