Günümüzün tanınmış sosyologları, bir kadının, evindeki görevlerini yerine getirmekle saygınlığını arttıramayacağını iddia etmektedirler. Bir kadın, bu görevleri ne kadar mükemmel yaparsa yapsın toplum bunu takdir etmiyor veya etmek istemiyor. İşte, bunun etkisi sonucunda günümüzün kadını nisbeten pasif kalmıştır. Gerektiğinde, "Ben sadece bir ev hanımıyım" sözlerini biraz kızarak sarf etmektedir.
Halbuki ev kadınlığı dünyanın en saygın mesleklerinden birisi değil midir? Gerek birey olarak kadın, gerekse toplum için bundan daha önemli, daha anlamlı ve daha takdire değer bir başka görev olabilir mi?
Bütün zamanını kocasına, çocuklarına, yuvasına harcayan bir kadın bununla gurur duymalıdır. Oynadığı rol, bir aktristin sahnede aldığı rolden çok çok farklıdır. "Sadece bir ev kadını" sözü büyük meziyetleri ifade eder.
Ev kadını olmak bir fazilettir. Bu sözü de iltifat olarak almalıdır. Buna erişen bir kadın, yerine göre bir aşçı, çamaşırcı, terzi, hastabakıcı, öğretmen, doktor, işçi, muhasebeci, idareci vs.dir.
Ben hiçbir işyerinde bürosunu süpürüp, eşyaların tozunu alan, muhasebesini tutup, mektuplarını kendisi daktilo eden bir yönetici düşünemiyorum. Halbuki bir ev kadını bunların hepsini kendi bürosu olan evinde her zaman yapmaktadır. Hem de hiç yüksünüp şikâyet etmeden...
Şahsen her ülkede, yılın en iyi ev hanımının seçilip ödüllendirilmesini arzu ederdim. Bence, bu sıfatı kazanacak kadın bütün filân yıldızlardan, tüm bayan memurlardan, işçilerden, iş kadınlarından, kısacası dışarıda çalışan kadınların hepsinden daha kıymetlidir, daha eşsizdir.
İyi bir ev hanımı olarak görevlerinizi yapmanızın, kocalarınızın başarısında acaba ne kadar rolü vardır? Ben, sözü Dr. Marynia Farnham ile Ferdinand Lundberg'e bırakacağım. Cevabını onlar versinler.
"Kadın" ve "Kaybolan Cinsiyet" kitaplarının yazarı olan bu ikili şöyle diyor:
"Araştırmalar, karısının ev işlerini hakkıyla yaptığı bir kocanın gelirinin bu sayede yüzde 30 ile yüzde 60 arttığını göstermiştir."
"Life" dergisinin yapmış olduğu bir incelemeye göre, "ev kadını" sıfatını kazanan bir hanımın yaptığı işleri yaptırmak için, erkeğin yılda 10 bin dolar harcaması gerektiği ortaya çıkmıştır.
Gerçekten de birçok kadın, "sadece bir ev kadını" olarak kocalarına pek çok menfaatler sağlamışlardır. Ev işlerini parayla gördürme külfetinden kurtarmışlar; düzenli, ferah dinlenme mekânı sunmuşlar; ruhlarını huzura erdirerek ilerlemeleri için her türlü imkânı sağlamışlardır. Evet... Niye şaşırdınız? Bunca işi, "sadece bir ev kadını" yaptı.
Geçenlerde Bayan Eisenhoweı’in "Bugünün Kadını" dergisinde "Yeni Bir Gelin Olsaydım" başlıklı bir yazısı çıktı. Bilmem okudunuz mu? Orada şöyle der: "Bir eş olabilmek Allah'ın kadınlara bahşettiği en büyük lütuf tur."
Bebeğin bezlerini, fanilalarını, çoraplarını kısaca bütün çamaşırlarını yıkamak; sabahtan akşama kadar evin binbir çeşit işini görmek; yemeği pişirip bulaşıkları yıkamak; sabahlara kadar beşik sallamak bazen bir hiç oluverir gözünde. Kocası akşam eve geldiğinde, "Karıcığım, bugün neler yaptın bakalım?" diye sorsa, tereddütsüz "Hiç... Sadece elektrik parasını yatırdım" diye cevap verir. Onca yaptıklarını bir kalemde silercesine...
Şayet yeni evli olsaydım, evvelce yaptığım gibi hareket ederdim. Kocamın, az olan geliriyle ailemizi geçindirmeye çalışarak, arkadaşlığımızı takviye ederdim. Sabahleyin işine göndermeden önce güzel bir kahvaltı sofrası hazırlayarak, midesine sıcak birkaç lokma gitmesini temin ederdim. Her ne olursa olsun, emeline ulaşabilmesi için bütün gayretimle elimden geleni yapardım.
"Sadece ev kadını" olarak Bayan Eisenhower hiç de fena yapmamış. Değil mi? Hiç değilse kocasını en büyük eve; Beyaz Saray'a sokmuş ya...
Bu makale şu konularla ilgili olabilir :
eşiniz -
koca -
ev hanımı -
SADECE BİR EV HANIMI
başlıklı Cemal KONDU
tarafından yazılan yazı 3361 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı