• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

Hedefe Ulaşma Sistemleri

Kişisel Gelişim

Hedefe ulaşmanın bu yaklaşımı sibernetik olarak tanımlanabilir. Sibernetik sistem, programlanmış hedefe ulaşana kadar negatif geri besleme (hedeften ne kadar uzak olduğu) temelinde sürekli kendini düzelten sistemdir. Bir füze, robot ya da sıradan bir merkezi ısıtma sistemi sibernetik sistemlere örneklerdir. Düzeltici eylem için sadece plandan farklılıkların vurgulandığı ‘istisnayla yönetim’ bir yönetim değişkenidir. Hedefe ulaşmanın sibernetik modeli, açık bir hedef ya da sonucu kapsar; hedeften saptığınızda sizi uyaran bir geri besleme mekanizması ile sonunda hedefe ulaşana dek gidişatı sürekli düzeltebilme yeteneğini gerektirir. Bunu birinci kısımdaki dört aşamalı basan çevriminde zaten görmüştük. Merkezi ısıtma sistemi örneğinde, termostat hedefini, diyelim 70 dereceye ayarlıyorsunuz, sistem hedeften uzaklaştığında bunu saptıyor ve kazan bu duruma tepki vererek sizi olmak istediğiniz noktaya geri getiriyor. Her türlü doğal ve endüstri sistemi de aynı modeli iz

İnsanın Sibernetik Sistemi

Kişisel Gelişim

İnsan beyni ve sinir sistemi bir sibernetik sisteme en iyi örnektir. İnsanın sibernetik sistemi şaşırtıcı derecede karmaşıktır ve bunun en açık örneği, solunum ve nabız oranı gibi yaşamsal nitelikteki ‘yaşam hedeflerimizin bir anlık bile bilinçli düşünce olmadan düzenlenişidir. Bu örneklerde, sistem yapının ayrılmaz bir parçasıdır; zaten böyle olması, hiç şaşmadan düzenlenen ana bedensel işlevler açısından büyük bir talihtir. Vücut sıcaklığınız önceden ayarlandığı hedeften aşağı düşerse, hedefe yeniden ulaşmak üzere ısı üretmek için normal olarak titrersiniz. Sıcaklığınız çok artarsa, tıpkı bir otomobilin soğutma sistemi gibi, ter şeklinde sıvı akmaya başlar. Bu da tümüyle kendiliğindendir. Daha karmaşık faaliyetlerde (gerçi bahsetmiş olduklarım da oldukça karmaşıktır), aynı kendiliğinden sistem devrededir. Nabız ve solunum oranlarının aksine buradaki tek fark, örneğin bağcıklarınızı bağlamak, bir sosis yemek, bir yarışa katılmak ya da aylık satış hedeflerini tut

Uyuşma Ve Uyuşmazlık

Kişisel Gelişim

Bazı insanlar şeyleri ortak yönlerine göre sınıflandırırken, bazılan ise farklılıklan dikkate alırlar. Bir insan örneğin bir ortak eğilim yakalarken, diğerinin dikkatini belki de bir istisna çekecektir. ‘Uyum’u temel alan bir insan genelleme yapma eğilimindedir. ‘Uyumsuz’ bir insan ise genellikle özgül yanlar üzerinde yoğunlaşır. Bir insanla anlaşamadığınız durumlarda, bunun nedeni dünyaya bakışınızdaki bu temel farklılık olabilir. Bu meta programların neyi amaçladıklarını bilmezseniz, bir insanı çok kolay cahil, kavgacı, olumsuz veya önemsiz aynntılara takılan biri olarak defterinizden silebilirsiniz. Aslında böyle bir durumda karşılaştığınız şey, dünyayı temsil etmenin, muhtemelen sizinki kadar geçerli ve benzersiz, yine sizinki kadar zengin olan başka bir yol, başka bir algı haritasıdır. DERLEYEN... (EDİTÖR) İletişim:[email protected]

Neşeli Düşüncelerin Gücü

Kişisel Gelişim

Sevinç ve ümit içinde yaşayanlar hayatta en iyi başarıları elde etmişlerdir. Bunlar bu fani hayatın iyilik ve kötülüklerini mertçe karşılamışlar, saadet ve felakete aynı metanetle göğüs germişler, dudaklarında tebessüm eksik olmaksızın ilerlemişlerdir. CHARLES KİNCSLEY İyimserlik inancın görünen şeklidir. İnanç ve ümit olmadıkça hiçbir şey yapılamaz. HELEN KELLER Neşeli insanda yaratıcı bir kudret vardır, bunu kötümser insanda bulmak mümkün değildir. İyimser bir mizaç kadar hayatı güzelleştiren, hayatın acılarını gideren, başarı yollarının sarplığını düzlüğe çeviren bir şey yoktur. Sevinçli bir kimse ile kederli bir kimseyi eşit kabiliyette far zedersek birincisinin verim gücü ikincisinden kat kat üstündür. Neşe ruhun güç kaynağıdır. Tasaları, sürtüşmeleri, hoş olmayan hadiseleri yumuşatan bir merhemdir. Neşeli mizaçlı insanın vücut makinası karamsar i

Önsezimiz Ve Hayalimiz

Kişisel Gelişim

Eğer hayal birçok dahice görüşün ve anlayışın kaynağı ise, yöneticiler daha iyi olabilmek için onun gücünden nasıl faydalanabilirler? Altın kurallardan biri, bunu düşünmek ve yansıtmak için zamana ihtiyacımızın olduğudur. Petrol endüstrisinin büyük şirketlerinden birinin genel müdürü olan bir yönetici bana her gün üç saatini düşünmeye ayırdığını söyledi. Bu, onun söylediğine göre, başarısının kaynağı, görüşlerinin doğduğu ve en iyi çözümleri ortaya çıkardığı zaman dilimiydi. Onun seviyesindeki biri için bunun, işinin en can alıcı noktalarından biri olduğunu söyledi. Onun statüsü ve pozisyonu bu vakti kullanmaya müsait olduğu için şanslıydı. Onun ofisi ana binanın girişinde, kabul binasının yanındaydı. Aynı zamanda, yüzlerce çalışanının geliş ve gidişlerini de ofisinden görebiliyordu. Herkes patronlarının zamanının yarısını uyuyarak geçirdiğini biliyordu! Fakat hayal edebilme gücünün ve liderlik yeteneklerinin bir sonucu olarak hak ettiği saygıyı görüyordu. Bana felsefesi

Çok Okuyan İnsanlar

Kişisel Gelişim

İslam büyüklerinin hepsi, çok okumuşlar da büyük olmuşlar. Onlardan birkaç tanesinin nasıl okuduğunu modellemek amacıyla buraya yazıyorum. İbn-i Sina (980-1037) diyor ki: ‘Geceleri hep okumakla, yazmakla meşgul oldum. Uyku bastıracak olsa bir bardak bir şey içerek açılır, yeniden çalışmaya koyulurdum.’ İbni Rüşd (1126-1198), eserleri Avrupa'da yüzyıllarca okutulan Endülüslü bilgin, sürekli kitap okurdu. Kitap okumadan geçen iki gecesi vardır: Biri evlendiği gece, diğeri babasının vefat ettiği gecedir. Nevevi (1233-1277) 24 saatte bir yemek yerdi. Kitap okumaya daha fazla zaman ayırmak için böyle yapardı. Hiç evlenmedi. Çok eserleri vardır. Yavuz Sultan Selim, (1470-1520) günde ortalama sekiz saat mutlaka kitap okurdu. Mısır Seferi'ne giderken üç katır yükü kitap götürmüştü. Yavuz'un dostu, yaveri diyor ki:

Derse Başlama

Kişisel Gelişim

"Üff! Ne güzel oturuyordum! Nerden çıktı bu ders de şimdi?", "Arkadaşlarım tam da beni çağırmışken ders mi olur?", "Biraz daha TV seyredeyim, nasıl olsa bir yere kaçmıyor ya!", "Bugün canım sıkılıyor, yarma bıraksam da olur!"... Ne kadar tanıdık tepkiler, değil mi? Öğrenci olmuş herkesin yaşadığı bir karşılıktır bu. Ders çalışmaktan ya kaçılır ya da belirsiz bir zamana ertelenir genelde. Oysa her ikisi de bir gerçeği ortadan kaldırmadığı gibi çözümü giderek çetrefılleşen, sevimsizleşen bir sorun oluşturur. Nedir yapılması gereken? Kendinizde şimdiye kadar ele aldıklarınıza dayanan bir "iç disiplin" oluşturmak. Şunu unutmayalım; ne yaparsak kendimiz için yaparız. Yaptığımız ya da yapacağımız şeyler ne ana babamız içindir ne de öğretmenlerimiz. Yaşam, bizim yaşamımız. Hayatımızı sahiplenerek yola koyulmak, kendimizi bu yolun gerektirdiği araç gereçle donatmak kendi işimiz ve bu da kendi elimizde. "Bir türlü derse başlayamıyorum" dediğinizde, hayatta ulaşm

 1 2 3 4 5 6