• slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1
  • slideshow1

Kocanızı Dikkatle Dinleyin

Kocanızı Dikkatle Dinleyin
Kişisel Gelişim
Share on Tumblr

Kocanızı Dikkatle Dinleyerek Moralinin Yerine Gelmesine Yardımcı Olun
Bir gün Bili Jones adlı birisi Chicago'da beş katlı bir binanın tepesinden kendisini atmıştı. Tereddüt ve kuşku hastası olduğu için intihara girişmişti. Bir zamanlar çok iyi olan işi, çok çabuk gelişmiş, yayılmış ve birdenbire borç içerisine girivermişti. En kötü tarafı ise bu durumları karısına söylememesiydi. Zîra, karısı daima onun başarılarıyla iftihar ederdi. Gerçeği karısına itiraf ettiği zaman onu hayal kırıklığına uğratacağını, mahcup edeceğini sanmıştı. İşte bu endişe ve korku, sonunda onun hayatına mal olmuştu. Kendisini, kendi binasının tepesinden fırlatıp attı. Aşağı doğru süratle düşen Bili, birinci katın tentesi (kalın bezden gölgelik) içine ve oradan da kaldırıma düştü. Mucize kabilinden kurtuldu. Yalnızca başparmağının tırnağı kırılmıştı. Bir de üzerine düştüğü tenteyi tazmin etmek zorunda kalmıştı. Bu tente görünüşte onu ölümden kurtarmıştı. İşte, öldürmeyen Allah öldürmemişti.
Bu olay onun üzerinde büyük bir etki yaptı. Kurtulmuş ve yaşıyordu. İşiyle birlikte her şeyi bir anda unuttu. Şu anda, bundan daha büyük bir sevinç sebebi olamazdı. Demek karısını yine görebilecekti. Bir solukta ona koşarak her şeyi bir bir anlattı. Kadıncağız şaşırmıştı. Zîra şimdiye kadar ona bunları hiç anlatmamıştı. Hemen kendisini toplayarak dertlerini halletme çarelerini araştırmaya koyuldu. Karısının da onunla birlikte dertlerini paylaşması, aylardan beridir kendi kendini yiyen Bili Jones'a ilk defa sakin bir düşünme imkânı veriyordu.
Bugün işleri çok iyi ve kimseye de bir kuruş borcu yoktur. Artık başarılarını da, başarısızlıklarını da karısıyla paylaşmasını öğrenmiştir.
Bu hikâye gerçektir. Demek oluyor ki, bir erkek hanımına güven duymazsa, bunda kusurlu olan kadın değildir. Bazı insanlar, Bili gibi kendi işlerinden hanımlarına bahsetmeyi bir gurur meselesi yaparlar. Onlar hanımlarına karşı daima iyi haberleri müjdeleyici olarak kalmak isterler. Bir kere işleri de ters gitti mi, içlerini kimseye dökemediklerinden zamanla endişeleri korkuya dönüşür ve hayatlarına kastedecek kadar ileri giderler.
Oysa ki, unuttukları bir şey vardır. Daha baştan evlilik birliğini kurarlarken, hem iyi hem de kötü günlerinde beraber olup, gerektiğinde özveride bulunacaklarına dair söz vermişlerdi.
Sözleri gereği, kocanın, ters giden işlerini, zorluk ve sıkıntılarını hayat arkadaşı olan karısına anlatarak onun yardım ve desteğini talep etmesinden daha normal ne olabilir? Öyleyse, kocanın her şeyi paylaştığı karısından sıkıntılarını gizlemesi niye?
Kadınlar bu hususu çok iyi bilirler. Çarşıya pazara çıktıklarında işleri ters gitti mi, hemen eve dönerek, içlerini döküp dertleşecek birisini ararlar.
Bu ruh hali erkekler için de geçerlidir. Ancak, erkeğin karısı dışında içini dökecek candan bir kimseyi bulması çok zordur, hattâ imkânsızdır da diyebiliriz. Zîra herkesin bir derdi vardır. Anlatsa bile belki onu dinlemeyeceklerdir.
Adamcağız eve gelip, hiç değilse dertlerini karısına dökmek istese, çoğu kadınlar bu sözlere karşı ilgisiz kalırlar ve kocalarına yemek-içmek, ev işleri, çocuğun yaramazlığı, günün modası vs. hakkında söylemek için, pek çok şey bulurlar. Bu hareketleri ile kadın bencil midir? Elbette ki hayır... Onun da kendine göre sıkıntıları, dertleri vardır. O da, canı gönülden kendisini dinleyip teselli edebilecek bir dost ihtiyacı içerisindedir.
Fakat, zamanlama hatası söz konusudur. Kendi sözünü söyleyecek zamanı yanlış seçmiştir. Zamanı doğru belirleyerek, önce kocasını dinlemesini bilmeliydi. Doğru zamanda dinlemesini iyi bilen bir kadın, kocasına candan bir arkadaş olduğu gibi, hemcinslerine karşı da iyi bir dost olur.
Meşhur Sue de Morny, kibar bir adamı şöyle tarif eder: "Hakkında bilgi sahibi olduğu hususların, bildiğini bilmeyen bir başkası tarafından tekrar anlatılmasını ses etmeden, dikkatle yeni duyuyormuşcasına dinleyen adamdır."
Bu sözler kadınlar için de geçerlidir.
Bazı durumlarda dinlemek bir işkence halini alabilir. Fakat, akıllıca dinleme genellikle insanlar ve eşyalar hakkında daha fazla bilgi edinme şeklinde karşılık görür. İyi bir dinleyici nasıl olur? Davranışlarına göre, tasnif edecek olursak, aşağıdaki şekilde hareket edenler dinlemesini iyi bilenlerdir.
1- Yalnız kulağınızla değil, gözleriniz, yüzünüz ve bütün vücudunuzla dinleyin.
Dikkat, tüm düşüncelerinizi bir noktada toplamaktır. Gözleri odada dolaşan, parmakları koltuğun kenarına vuran, vücudunu sizden başka yöne çeviren kimseye bir şeyler anlatmaya çalışmayın. Bunlar, samimî bir dinleyicinin yapacağı hareketler değildir. Biz hakikaten birbirimizi dinliyorsak, birimiz konuşurken diğerimiz gözlerini onun üzerine çevirir; biraz öne, konuşan kimseye doğru eğilir, sözlerinin reaksiyonunu yüz hatlarımızda canlandırırız.
Karşınızdaki insan üzerinde iyi bir dinleyici etkisini bırakmak istiyorsanız her halinizle konuştuklarıyla ilgilendiğinizi ispat etmelisiniz.
2-Doğrudan sorular sormasını bilin.
Doğrudan doğruya yani, damdan düşercesine sorular bazen kaba olabilecekleri halde, genellikle konuşmanın akıcılığını tamamlarlar. Bir zekâ ürünü olarak meydana gelirler. Bir hüner olduğu kadar, samimi bir dinleyicinin de önemli özelliklerinden birisidir. Kocanıza, arzusunun aksine olarak nasihatlerde bulunmayın. Eğer, onun işiyle yakından ilgilendiğinizi göstermek isterseniz "Acaba ilân yapmak satışları arttırır mı? Yoksa fazla masrafa mı sebep olur?" şeklinde sorular sorarak ilgilenin. Bu şekildeki soru, doğrudan doğruya öğüt vermek olmadığı gibi, daha uygun bir şekilde yine aynı kapıya çıkar. Karşınızdaki kişiyi fethedebilmek için yerinde soru sormasını bilmek gerekir. Havadan, sudan, spordan veya şahıslardan konuşacak yerde bir düşünce üzerinde konuşmak, insana kendisini çok çabuk unutturur.
Bir düşünce bir başka düşünceye, düşüncelere kapı açar.
3- Asla ve asla, size gösterilen güveni kötüye kullanmayın.
Bazen kocaların eşlerine dertlerini dökmeyişlerinin sebebi, onlara karşı güvenlerinin sarsılmış olmasındandır. Çoğu zaman, eşleriyle aralarında konuştuklarının başkalarının da kulağına gidip gitmeyeceğinden şüphelidirler. Hanımlarına anlattıkları bir şeyin kulaktan kulağa dolaştığına tanık olmuşlardır. Kadınların, kocalarının kendilerine emanet ettikleri sırları bir tartışma esnasında yüzlerine vurdukları da olağan hadiselerdendir. Bunun gibi bir olayın bir kez olsun gerçekleşmesi, kocanın bir daha karısına bir şey anlatmaması için yeterli sebep teşkil eder.
Bir kadının iyi bir dinleyici olabilmesi, kocasını teselli edebilmesi için mutlaka onun işini çok iyi bilmesi gerekmez. Samimi olarak dinlemesi yeterlidir.
DERLEYEN... (EDİTÖR)
İletişim:[email protected]


Bu makale şu konularla ilgili olabilir : - - - - -
Kocanızı Dikkatle Dinleyin başlıklı  tarafından yazılan yazı 2300 kişi tarafından okundu ve 0 kişi tarafından yorumlandı

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Bir Yorum Yazın

 
3+2 İşleminin Sonucu